Fıkralar

FIKRALAR

Amerika`dan döner dönmez, elindeki kocaman bavulla Meclis kürsüsüne
çıkan Bakan :
- Bu bavulun içinde tam 14.3 milyar dolar var, demiş.
Arkasından da sormuş:
- Bu parayı nüfusumuza bölersek, kişi başına kaç dolar düşer?
Milletvekilinin biri, derhal ayağa kalkarak cevap vermiş
- 26 milyon dolar...
- Ama 14.3 milyarı,70 milyona böldüğümüzde 26 milyon çıkmaz ki...
- Ben, 70 milyona bölmedim ki...
- Kaça böldün?
- 550`ye!.


Adamın biri bir gün çok acıkmış. İlk gördüğü lokantaya dalmış.
Garson gelmiş:
- Buyurun ne istersiniz?
Adam:
- Çok acele bir çorba istiyorum.
Garson gitmiş ama bir türlü gelmek bilmiyormuş. Adam da çok aç, bakmış yan masada bir adam oturuyor ve önünde de çorbası duruyor kendisi de bir gazeteye gömülmüş hararetle okuyor.
Bunun üzerine bizimki çaktırmadan adamın çorbasını almış ve başlamış içmeye, içmiş içmiş içmiş tam dibine gelmiş ki ne görsün!
Kocaman bir hamam böceği, midesi bulanmış ve içtiklerini çıkarmış istemeden.
Yandaki adam gazeteyi doğrultmuş ve sormuş:
- Sen de mi hamam böceği gördün?


Kadının evindeki salonun camı kırılmıştı. CamcıTemel'i aradı ve sipariş verdi. Yarım saat sonra zil çaldı. Kadın megafondan seslendi:
- Kim o?
- Camcı daa.
Kadın kapıyı açtı ve camın takılacağı yeri gösterdi. Beş dakika sonra yine zil çaldı.
- Kim o?
- Camcı daa..
- Yanlışlık var. Az önce bir camcı gelmişti.
- Düştük daa..


Babası küçük Temel'e sorar:
-Sınıfta kaçincusun bakalum?
-Yirmincuyum baba.
-Geçen on beşinci diyudun?
-Sınıfa beş yeni oğrenci geldi baba. 


Napoleon Bonapart İspanya'yı savaşta yendiğinde İspanya Kral'ı Napoleon'a:
- Siz sadece para toprak ganimet elde etmek için savaşırsınız oysa biz şeref için savaşırız, der...
Napoleon'da İspanya Kral'ına:
- Evet doğru herkes neye ihtiyacı varsa onun için savaşır.


Temel Dursun'u terkedilmiş bir köşke götürür. Köşk çok büyüktür ama Temel köşke sürekli gittiği için her yerini bilir. Gezerken Dursun birden durur:
- Ula hani cizli odalar vardu ben hiç cöremedum?
- Zaten o yuzden cizli diyolar uşağum.


Kadının biri falcıya gider. Fal baktırır. Falcı bu cahil kadına anlatır da anlatır:
- 40 yaşına kadar çok acı çekeceksin, çok büyük sıkıntılar çekeceksin.
Kadın hemen sözünü keser:
- Ee sonra ne olacak kurtulacağım değil mi?
- Evet kızım.
Derin bir oh çeker ve rahatlar kadın. Falcı:
- Kırkından sonra alışacaksın.


Bir çocuk babasına sormuş:
-Baba! İnsanları yapmadığı bir şey için suçlamak dorumu. Babası:
-Elbette hayır! Demiş. Çocuk kararlı bir şekilde şunu demiş:
-İyi o zaman ben ödevimi yapmadım 


Adamın biri yolda gidiyormuş ensesine şöyle okkalı cinsinden bir tokat yemiş, arkasına dönüp bakmış iri yarı bir adam.
-Ne oldu ya? Neden bana vurdunuz? demiş.
Adam da:
-Seni bir arkadaşıma benzettim pardon kardeşim, demiş.
-Ama bu kadarda sert vurulmaz ki canım, demiş.
Adam da:
-Sanane be adam arkadaşıma istediğim gibi vururum, demiş.


Temel ile Dursun evlerinin bahçelerinde otururken bir tane, bir tane daha derken 21 tane top atılır.Temel dayanamaz,sinirlenir.
-Bugün komşu devlet başkanı geldi. Onun için top atılıyor, der Dursun.
Temel sinirli sinirli başını sallar:
-Şu işe bak! Bizim zamanımızda tek atışta vururlardı...


Ali okula başlamıştır. Akşam okuldan dönünce, babası sorar:
-Okul nasıl geçti bakalım?
-Sorma baba, daha ilk günden sahtekarlığı öğrettiler. Bizim sınıfın kapısında 1. sınıf yazıyor, ama sıraların hepsi tahtadan...


Amerika'da zencinin biri pasaportunu kaybetmiş. tamda Turkiye'ye tatile gideceği gün. aksilik bu ya...
Ucağı kaçıracak, kara kara düşünürken yolda bir pasaport bulmasın mı ?!.. Hemen almış yerden, bir bakmış ki Leanardo di Caprio'nun pasaportu..
"Ne olursa olsun" demiş ve şansını denemeye karar vermiş.
Çıkarmıs Leonardo'nun fotografını, kendi fotografını yapıştırmış..
Uçmus Türkiye'ye.
Atatürk Hava Limaninda görevli gümrük memuru Temel in karşısına geçmiş.. Almış pasaportu eline Temel adamın ismine bakmış :
''Leonardo di Caprio", fotografa bakmış, bir zenci.
Adama bakmış ayni zenci...
Bir kaç saşkın bakıştan sonra Temel obur masaya seslenmiş,
"Ula Cemal, bu Titanik batmış mıydı, yanmış mıydı?" 


Bir gün bir karı koca, 18 yaşındaki oğullarını bir testten geçirmeye karar verirler. Bir masanın üstüne bir miktar para, bir dini kitap ve bir şişe şarap koyarlar. Çocuk din kitabını seçerse din adamı, parayı seçerse işadamı, şarabı seçerse de işe yaramaz tembel biri olacaktır bu testin sonunda. Gizli bir yere saklanıp olacakları merakla beklemeye başlarlar. Bir süre sonra oğlan gelir. Parayı cebine koyar. Din kitabını görüp sayfalarını karıştırır ve onu da alır. Sonra şarabı görüp hepsini içer. Babası eşine dönüp der ki;
"Hanım bizim çocuğun durumu sandığımızdan da beter çıktı, galiba politikacı olacak!" 


Nadir Şah bir gün zayıf bir şiir söyledi ve şair Mirza Mehdi Han'a sordu:
-Nasıl buldun bu şiiri?
- Zayıf bir şiir.
Sen misin bu lafı söyleyen; hiddetlendi Nadir Şah:
- Atın şunu ahıra; gübre çeksin!
Bir süre sonra Nadir Şah yine bir şiir söyleyip Mirza Mehdi Han'a tasdik ettirmek istedi. Şair hiçbir şey söylemeden kapıya yönelmişti ki Nadir Şah sordu:
-Nereye gidiyorsun?
- Ahıra, gübre çekmeye!


Çok övünmesiyle tanınan Batuhan, arkadaşlarına hava atmak için:
-Ben bütün hayvan seslerini taklit edebiliyorum, dedi.
Ordakilerden biri hemen sözünü kesti.
-Hepsini mi?
-Evet hepsini!
-İyi bakalım bi balık sesi çıkarda duyalım hele...


At çalmak için bir ahıra giren hırsız yakalanır. Ev sahibi merak ederek,sorar:
- Nasıl at çalındığını bana öğretirsen bir daha atlarımın çalınmasına çare arayacağım ve seni de serbest bırakacağım.
Hırsız kabul eder. Adamın gözü önünde atın yularını çözer, gemini vurur, üstüne atlayıp dört nala uzaklaşırken bağırır:
- Öğrendin mi? İşte at böyle çalınır. :)

Temel ile Fadime biraz kültür ve sanatla ilgilenmeye karar vermişler. Bunun üzerine tiyatroya gitmiş ve bilet kuyruğuna girmişler. Arada hangi oyuna bilet alacakları konusunda da fikir edinmek için etraflarına bakınıyor, kulak kabartıyorlarmış:
-Kerem ile Aslı'ya 2 bilet.
-Romeo ve Juliet'e 2 bilet.
-Yusuf ile Züleyha'ya iki bilet.
Sıra bizimkilere gelmiş:
Temel ile Fadime'ye 2 bilet. 


Temel ile Fadime biraz kültür ve sanatla ilgilenmeye karar vermişler. Bunun üzerine tiyatroya gitmiş ve bilet kuyruğuna girmişler. Arada hangi oyuna bilet alacakları konusunda da fikir edinmek için etraflarına bakınıyor, kulak kabartıyorlarmış:
-Kerem ile Aslı'ya 2 bilet.
-Romeo ve Juliet'e 2 bilet.
-Yusuf ile Züleyha'ya iki bilet.
Sıra bizimkilere gelmiş:
Temel ile Fadime'ye 2 bilet.


Adamin birinin papagani varmis. Ama cok ickici iymis.
Bir gun sahibi eve iki sise viski getirmis ve papaganina
ulan bunu icersen tuylerini diri diri yolarim demis
gitmis arkadasini davet etmeye. Aksam geldiginde bakmis
papagan sarhos kendi tuyunu kendi yoliyormus.``Benim icin fark etmez``diye 


Yolda giderken iki arkadaş karşılaşır. Arkadaşlardan biri diğerini zayıflamış görür ve sorar:
- Ne oldu sana böyle çok zayıflamışsın?
Arkadaşı cevap verir:
- Beyin ameliyatı oldum, tam tamına 20 kilo verdim
der.
Arkadaşı bunun üzerine:
- Yok yaa sen de o kadar beyin var mıydı? :)


Antikacı dükkanına giren adam,hiddetle bağırdı:
bana gerçek fildişi diye sattığınız biblo,meğer fildişi değilmiş,sahteymiş!..
antikacı hiddetli müşteriyi dinledikten sonra sakince cevap verdi:
olamaz efendim,dedi.Çünkü bizim biblolarımızın,hepsi gerçek fildişidir.Haa,ama fil takma diş takıyorsa onu bilemem. :) 


Bir gün küçük çocuğun birisi parkta bir bankın üzerinde oturmuş şekerlerini yiyormuş yaşlı adamın birisi gelmiş çocuğun yanına oturmuş:
-Bak evladım bu kadar şeker yersen bütün dişlerin dökülür.
Çocuk:
-Bak amca benim dedem 110 yaşına kadar yaşadı demiş.
-Yaa dedendemi çok şeker yiyordu?
-Hayır amca herşeye burnunu sokmuyordu...


Temel askerdedir fakat kimi kimsesi yoktur ve birgün Temel maddi olarak çok sıkışır cumhurbaşkanından harçlık istemek için bir mektup yazar ve mektubu göndermesi için çavuşa verir. Çavuş da Temel hiç mektup göndermezdi acaba kime yazmış diye merak eder ve mektubu okur. Mektupta Temel cumhurbaşkanından 20 milyon harçlık istediğini okuyunca Temel'e acır ve cebindeki 15 milyonu zarfa koyup Temel'e verir ve Temel parayı alınca bir mektup daha yazar. Çavuş yine mektubu okur ve mektup da şöyle yazar.
"Sayın cumhurbaşkanım para için sağolun ama bundan sonra banka hesabıma yatırın çünkü bizim hıyar çavuş paranın 5 milyonunu yemiş. 


İskoçya'da iki avcı ava çıkarlar. Yürüme esnasında avcılardan biri yere düşer ve hareketsiz olarak yatar. Bunu gören arkadaşı hemen yanına gelir bakar ki arkadaşı nefes almıyor,gözlerin deki ferin de kaybolduğunu fark eder ve hemen acil sevisi arar.
Arkadaşım öldü,der ne yapmam gerekir diye sorar.
Telefonun ucundaki ses:
-"Sakin olun ben size yardım edebilirim ama önce arkadaşının öldüğünden emin olmamız gerek"
der,ve birkaç saniye sessizlikten sonra bir el silah sesi duyulur. Sonra:
-"Tamam şimdi ne yapacağım"


Adamın Biri Kayseride 7 Katlı Bi Binaya Bakıyormuş Oranı Halkından Biri Yanına Gitmiş Ve Hemşerum Kaçıncı Kata Bakıyorsun Demiş Adam-2. Kata Bakıyorum Demiş-Tamam O zaman 50 Milyon Çıkar Demiş Adam 50 Milyon Vermiş Ve Giderken içinden -Enayi Ben 7. Kata Bakıyorum Dİye Mırıldanmış 


Seçimler yaklaşınca milletvekili adayı Temel mitinglere katılmaya başlamış. Trabzon'da miting yapacağı günün akşamında bir konuşma metni hazırlamış. Miting meydanına giderken konuşma metnini kaybettiğini farketmiş. Yeni bir konuşma metni hazırlamaya da fırsatı olmamış. Miting alanında halk onu alkışlarla karşılamış. Temel hemşehrilerine şöyle seslenmiş:
"Saygıdeğer hemşerilerim bir gece evveline kadar size ne söyleyeceğimi bir ben bir Allah biliyordu. Şimdi ise yalnızca Allah biliyor." 


kaynak:https://www.fikralarim.com/fikra-oku


Hazırlayan:Yusuf Berat Kenar
Powered by Webnode
Create your website for free! This website was made with Webnode. Create your own for free today! Get started